ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ni “temizleme” hamlesinin bir parçası olarak Ürdün ve Mısır’ın Filistinlileri kabul etmesini görmek istediğine dair açıklamaları Amman ve Kudüs’teki Ürdünlü yetkilileri savaş hazırlığına yöneltti.
Middle East Eye’e konuşan üst düzey kaynaklar, Ürdün’ün isteyeceği son şeyin savaş olduğunu ve barışçıl bir çözüm için istediklerini söyledi. Ancak mültecilerin ülkeye geçmeye başlaması halinde Ürdünlülerin sınırı kapatacağı konusunda kararlı oldukları da vurgulandı.
BAŞKA ÇAREMİZ KALMIYOR
Bir kaynak, İsrail’in sınırı yeniden açmaya çalışması halinde bunun “casus belli” (meşru savaş sebebi) olacağını söyledi.
Ürdünlüler İsrail’le bir savaşı kazanabilecekleri düşünmüyor ama savaşmaktan başka çareleri olmayacağına da inanıyorlar.
Ürdün daha önce Amman’ın Filistinlileri sınırdan geçirmeye yönelik herhangi bir girişimi ülkenin İsrail ile 1994’te imzaladığı barış anlaşmasının ağır bir ihlali olarak göreceğini açıkça ifade etmesinin ardından batı sınırlarına ilave taburlar göndermişti.
İsrail buna Ürdün sınırını korumak için yeni bir “doğu tümeni” kurarak karşılık verdi.
“BU BİR VAR OLUŞ MESELESİ”
Bir başka haber kaynağı Trump’ın açıklamalarının hem Ürdün hem de Haşimi hanedanı için “var oluş meselesi” olduğunu söyledi.
Bunun temel sebeplerinden biri olarak da Ürdün’ün su bakımından dünyanın en fakir üçüncü ülkesiolmasını gerekçe gösteriyor.
Ülkenin 12 milyonluk nüfusu büyük ölçüde İsrail sınırı boyunca Ürdün Nehri’ne yakın bir şeritte yaşıyor. Ürdün’ün kayda değer bir mülteci akınını karşılayamayacağı ifade ediliyor.
ÜRDÜN’ÜN KIRMIZI ÇİZGİSİ
Çok üstün askeri kaynaklara sahip olan İsrailliler kısa sürede konvansiyonel bir zafer kazanabilirken, doğuda açık bir çöl sınırı olan geniş bir bölgeyi kontrol altında tutmak zorunda kalacaklardı.
İsrail’in Ürdün’le olan sınırı 400 km boyunca uzanıyor; bu neredeyse ülkenin tamamı ve İsrail’in Gazze’yle olan sınırından 10 kat daha uzun. Sınır bölgesinin büyük bir kısmı dağlık, engebeli ve yer yer kontrol edilmesi neredeyse imkansız.
Bu da Amerikalıları Irak ve Afganistan’dan çıkaran türden uzun süreli bir gerilla harekatı ihtimalini artırıyor. Bunun Suriye, Irak, Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerinden savaşçıları çekeceği neredeyse kesin. Ürdün’ün doğuda açık bir çöl sınırı var.
ÜRDÜN İSTİKRAR İSTİYOR
Ürdün uzun yıllar boyunca İsrail’in doğu sınırında istikrar sağladı. Savaş çıkması halinde bu istikrar bir gecede yok olacak.
İki ülke arasındaki ilişkiler soğuktu. Zira Ürdün hükümeti Gazze’ye yönelik saldırılar ve Batı Şeria’daki yerleşimci vahşeti ve etnik temizlik dalgası karşısında duyduğu dehşeti gizlemedi.
Ekim 2023’te Gazze’de çatışmaların başlamasından kısa bir süre sonra Ürdün Kralı Abdullah “Ürdün’e gelen mülteciler konusunda… bu bir kırmızı çizgidir.” dedi.
Ancak geçen hafta Trump Kral Abdullah ile konuştuğunu ve ona Gazze Şeridi’nden 1,5 milyon insanı “temizleme” planının bir parçası olarak “daha fazlasını üstlenmeni isterim” dediğini söyledi.
Çarşamba günü Brüksel’de Avrupalı yetkililerle görüşen Kral Abdullah “Ürdün’ün iki devletli çözüme uygun olarak Filistinlilerin kendi topraklarına yerleşmeleri ve meşru haklarını elde etmeleri gerektiği” görüşünü yineledi.
Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi de Pazartesi günü yaptığı açıklamada benzer şekilde “[Filistinliler için] alternatif bir anavatana ilişkin her türlü tartışma… reddedilmektedir” dedi.
ÜRDÜN’DE ABD ÜSLERİ BULUNUYOR
Trump’ın ABD’nin Ürdün’e yaptığı yardımı kesmiş olması durumu daha da karmaşık hale getirdi.
ABD başkanının Ürdün’ün Filistinli mültecileri kabul etmesini yardımın yeniden sağlanması için bir şart haline getirebileceği tahmin ediliyor.
Ürdün’de ABD üslerinin bulunması da ayrı bir karmaşa oluşturuyor.
Mülteci akını ülkenin zaten hassas olan etnik dengesini iyice bozacak. Çünkü 2 milyondan fazla Filistinli mülteci Ürdün’de kayıtlı olarak barınıyor.
Diğer tahminlere göre bu rakam çok daha yüksek, muhtemelen nüfusun çoğunluğunu oluşturuyor. Yeni bir mülteci krizi ülkede kaos ve çöküşü beraberinde getirebilir.
YENİ BİR İÇ SAVAŞ
1948 ve 1967’deki Nekbe sırasında mültecilerin Ürdün’e hızla akın etmesi, 1970’te Ürdün’de devleti ele geçirmeye çalıştığından korkulan Filistinli grupların ezildiği Kara Eylül’e yol açmıştı.
Ürdün makamları, yeni mülteci akınının yeni bir iç çatışmaya yol açmasından korkuyor.
Ürdün halkı Gazze’deki çatışmalar nedeniyle zaten öfkeliyken Gazze ve Batı Şeria’dan gelecek mülteciler istikrarı bozucu ek bir faktör oluşturacak.
BÖLGE ÜLKELERİ TETİKTE
Cumartesi günü Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar’dan üst düzey diplomatlar Kahire’de düzenledikleri bir toplantıda Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesine karşı açıklama yaptı.
Ülkeler yaptıkları ortak açıklamada “Filistinlilerin devredilemez haklarından ödün verilmesine yönelik her türlü girişimi, ister yerleşim faaliyetleri, ister tahliye ya da toprak ilhakı, isterse de toprağın sahiplerinden boşaltılması yoluyla olsun… herhangi bir şekilde ya da herhangi bir şart veya gerekçe altında reddettiğimizi teyit ediyoruz” dedi.
Trump’ın Filistinlileri Ürdün’e ihraç etme tavsiyesinin temeli İsrailli politikacı Yigal Allon’un adını taşıyan Allon Planı’na kadar uzanıyor.
Allon, 1967 savaşının ardından Batı Şeria’nın büyük bölümünün ilhak edilmesi çağrısında bulunmuştu.
Ürdün’ü yöneten Haşimi hanedanı aynı zamanda Kudüs’teki Müslüman ve Hıristiyan dini mekanların da koruyucusu.
Kubbet-üs Sahra’nın ya da Mescid-i Aksa’nın yıkılarak üçüncü bir Yahudi tapınağı inşa edilmesine yönelik herhangi bir hamle büyük bir kriz oluşturabilecekken, Trump’ın yeni savunma bakanı Pete Hegseth’in Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın yerine üçüncü bir Yahudi tapınağı inşa edilmesi için pervasızca çağrıda bulunması Ürdün’de büyük bir huzursuzluğa yol açtı.